13 Temmuz 2010 Salı

Usta, Buraya Bol Klişeli Çek Bir Tane!

Şu yaz ' gerçekten ' sinema açısından kurak geçiyor. Christopher Nolan'ın Inception'ı çıkana kadar özgün bir film ile karşılaşmamız zor gözüküyor. Ülkemizde ' Twilight kızlarının ' etkisiyle salonlar bu tarz filmlere verilmekte, özellikle bağımsız yapımlar bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda salonda gösterime girmekte; birçoğu ise bu şansı yakalayamayarak ülkemizi es geçmektedir şu yaz aylarında. Nese bu ayrı bir yazı konusu. Bende bu sıkıntıda bari Torrentten film indireyim kendime geleyim diyerek açtım Torrente yeni düşen filmleri. Losers'ın DC Comics çizgi romanlarından biri olduğunu duymuştum zira çizgi romandan çevrim filmlere kişisel olarak bir ilgim vardır özellikle iyi bir çevrimse tadından yenmez. Nese Losers'ı görünce indireyim dedim, belki Iron Man'in ilk filmi gibi şaşırtır dedim, Avatardaki Mavi Na'vi görüntüsüyle bile kendine hayran kitlesi yaratan Zoe Saldana var dedim, eğer uygun bir rol verildiği takdirde rolünü layıkıyla yapabilen bir Chris Evans var dedim, filmi izlemek için dedim de dedim ama bileydim filmi Sylvain White adlı mahlukatın yönettiğini, bileydim böyle kötü bir senaryo grubu olduğunu izler miydim hiç...

Filmin olayına girersem; Bolivya'da ayrıntısını pek bilmedikleri bir göreve gönderilen Özel Tim Ekibi, bir şekilde ihanete uğrarlar ve kendilerini öldü göstermek zorunda kalırlar. Bolivya'da normal bir hayata alışma süreçlerinde ise kendi hesapları olan bir kadın; onları ülkelerine geri döndürebileceğini, isimlerini aklamalarına yardım edeceğini söyler, üstelik düşmanları da ortaktır ve kadının ekibe karşı tek şartı; bu düşmanın her ne olursa olsun öldürülmesidir, bla bla bla... Spoiler'ı çok sevmediğim için bende dikkatli olmaya çalıştım ama en heyecan kaçırmadan anlatabildiğim şekli budur filmin. Filmin işlenişine, oyunculuklara falan gelirsek: Bir kez hikayeyi 13 yaşında bir çocuk yazdı deseler inanabilirdim, otuzuncu dakikadan itibaren olayların gelişim aşamalarını o kadar kolay tahmin edebiliyorsunuz ki filmi 'prestij' için izliyorsunuz. Yönetmenin o yerli yersiz her sekansa koyduğu ağır çekim sahnelerden bahsetmek bile istemezdim, o kadar abartmış; sadece bir sahnede uyumlu olmuş bu tercih. Görüntü yönetmeni ve grafikerler en azından ev ödevlerine senaristlerden ve yönetmenden daha çok çalışmışlar, filmin başındaki büyük patlama sahnesi dışında efektler iyi kotarılmış denebilir. Oyuncular içinde ise genelde bir zoraki oynamışlık, bir sıkkınlık mevcut. Özellikle başroldeki Jeffrey Dean Morgan rolüne öyle uymamış ki filmin kalan tüm heyecanını da o alıp götürüyor. Silah tuttuğunda bile 'hadi be o adam silah taşır mı bolum' diyaloğuna giriyorsunuz kendi kendinize. Chris Evans'ın absürd durumlardaki duruş yeteneği bir sahne dışında vasıfsızca kullanılsa da empati kurabileceğimiz karakterlerden biri ve muhtemelen teki bu patavatsız kardeşimiz. Zoe Saldana ise kendisine denileni yapıyor, filmdeki östrojen varlığının tek kaynağı olmak gibi önemli bir görevi üslenmeye kalktığı dakikalarda sanki koltuk altı kıllarını görür gibi olsakta çok üstelemiyoruz kendisini zira her türlü 'tam' bir film olmadığının farkındayız karşımızdakinin. Kötü adam karakterini oynayan abimizin ise oyunculuk adına öle aman aman bir falsosu gözükmüyor filmde lakin yine onun gaddarlığının falan gösterildiği bazı sahneler çok gereksiz ve gerçeklikten uzak bir şekilde yazılmış; her türlü senaristler ve yazım ekibi patlıyor yine.

Filmin sonundan anlıyoruz ki yüksek ihtimal devam filmi gelecek. Eğer çok büyük bir değişiklik olmazsa- özellikle yönetmen koltuğunda - film yine Amerikan askerinin asil kurtarıcılığını savunacak, yine hikayelerde klişeler barındıracak, yine filmi tamamen slow - motion izleyeceğiz ve yine başroldeki; kahvede can sıkıntısından okeye sarmış amcalarımız gibi gezen elemana tahammül edeceğiz. Tabi filmi izlersek eğer... Filmin fragmanı ise şaşırtıcı şekilde eğlenceli onu da aşağıda bulabilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder