18 Temmuz 2010 Pazar

The Cove: Küçük Bir Koy Ama...


Ntv sağolsun; çok merak ettiğim, 2010 En İyi Belgesel Oscar'ını almış The Cove'ı izleme şansına eriştik. Daha önceden de Japonların büyük balinalara yaptıklarını bildiğimden, yunusların konusunda olayın şuanda ne durumda olduğunu ayrıca merak ediyordum.

Filmin başında Taiji'deki yunus katliamını kanıtlamak için ekibin toplanmasını izliyoruz. Filmin ilk kısmında yürek burkan kısımlarından biri; 60'ların ünlü dizi serisi Flipper'ın yunus eğitmeni Richard O'Barry'nin Flipper'ı oynayan eğitimli yunuslardan birinin ellerinde intihar etmesini söylemesiydi. Okyanus veya büyük denizlerde yaşamaya alışkın yunusların ufak bir havuzda gösteri dünyasına sunulmasının; yunusların depresyona girmelerine neden olduğunu ve tüm bunların sonucunda yunusların intihar ettiklerini belirten O'Barry, " O zamanlar bu bilinçte olsaydım, her sene bir Porsche alacağıma; gösteri dünyasından birkaç yunus kurtarırdım " diyordu. Yani Taiji de sadece yunusların katledilmesi değil, yakalanan yunusların gösteri merkezlerine satılması da önemli bir sorundu.

Belgeselde; içlerinde Isabel Lucas ve Hayden Panettiere gibi ünlülerin bulunduğu bir sörfçü grubunun bu kale gibi savunulan Taiji koyunda olanları protesto amacıyla yaptıkları gösterinin fiziksel şiddetle savuşturulmaya çalışılmasının görüntülerini izleyenler, bunun biraz da duygu sömürüsüne kaçtığını söyleyebilirler çünkü kaba şiddet karşısında kameraya karşı ağlamaya başlayan Heroes yıldızı Panettiere gerçekten de pek yapmacık duruyor. Filmin eleştirilen noktalarından biri de Japonları baya bir suçla itham etmeleri ve " bunlarda her buldukları boku yiyorlar yav " tarzındaki Japonlara karşı duruşları idi. Gerçi filmin ilerleyen bölümünde bu hatalarından vazgeçip sadece konuyla ilgisi olan Japonlar üzerinden olayı devam ettirseler de ülkelerinde (bkz. Amerika ) o kadar dönen yunus gösteri şovlarına neredeyse hiç değinmemeleri de pek samimi durmuyor.

Filmin ilerleyen kısımlarında, film amacını hatırlıyor ve buna uygun hareket ediyor. Taiji koyuna çekime geldiklerinde belli bir alana kadar çekime izin veren Japon balıkçılar; sonradan yaptıklarının ortaya çıkmasından tırsarak baya sert bir önlem alıyorlar ekibe karşı. Bu aşamadan sonra işler illegal ilerlemeye başlıyor ki en acı görüntüler bu kısımda yakalanıyor. Gece bastığında gizlice koya giren ekip; termal kameralarla etrafı kolaçan ederken, dalgıçlar yunusların seslerini kaydetmek amacıyla alıcılarıyla dalıyorlar. Ayrıca gizli çekimler için kameralar kayalıklara kamufle şekilde yerleştiriliyor. Artık sadece beklemek gerekiyordu ki istedikleri görüntüler yavaş yavaş gelmeye başlıyordu bile. İşçiler kendi aralarında konuşurken bile " şu kadar yunus öldürdüm, yok balina eti böyleydi " gibi falsolu şekilde konuşuyorlardı ki ekibin işine gelmişti bunlar. Yunusların yakalandıkları o acı sahnelerden bahsetmek bile istemiyorum. Babam ve Oğlum bile yalan oluyordu bu görüntülerin yanında; insanın kalbi sızlıyordu.

Bir de yunus etinin satılma durumu vardı ki bu Japon halkı içinde vahim bir durum oluşturuyordu. Zira yunus deniz ekolojisinin en üst basamaklarında bulunduğu için bünyesinde normal memelilerden daha yoğun miktarda cıva bulunduruyordu. Bol cıvalı yunusların etleri, büyük mağazalarda sağlık onayı almış balina eti diye satılıyordu ki Japon halkının yunus eti yediklerinden en ufak haberleri yoktu. Belgeselin diğer bir olumlu yönü; sırf suçlama üzerine çalışmaması ve Japon balıkçılara da savunma hakkı vermesiydi. Lakin balıkçılar adına belgeselin sorularını yanıtlayan bilmem ne müdürü o kadar ezik kaldı ki sorular ve kanıtlar karşısında, belgesel tamamlandığında görevinden alınmıştı bile.

The Cove üstüne düşeni yapıyor ve insanlığın ilgisini biraz da olsa bu konuya çekiyor. Şahsi fikrim; iletişim anlamında insana bu kadar yakın olan bir türün bir nevi " soykırıma " kurban gitmesi, hem insanlık için yalnızlığa hem de okyanus için ekolojik dengesizliğe neden oluyor... O'Barry kapanışı şöyle yapıyor: " Ömrüm bitene kadar sadece bu işe odaklanacağım, bu ufak koydaki yunuslar kurtulana dek. Eğer bunu durduramazsak, bunu düzeltemezsek; daha büyük sorunları unutun, umut yok demektir. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder