Galatasarayda gerçekten zor günler yaşanıyor şu sıralar. Bu durumun günahını yükleyecek bir suçlu arıyor herkes. Gelin görün ki tek bir faktörün başını çektiği bir durum değil bu...YÖNETİM SORUNSALI
Adnan Polat daha yazın başında taraftarlar tarafından aşırı derecede sevilen Haldun Üstünel'i bir tehdit unsuru olarak görmüş ve yönetimden tasfiye etmişti. Tüm transfer yönetiminin başına da kankası Adnan Sezgin'i getirmişti başkan Adnan. Sadece bu değildi camiadaki değişiklik. Üstünel'in gitmesiyle transfer vizyonu da değişti takımın. Genelde bonservisi elinde olan oyunculara yani kolaya yönelmeye başladı camianın transfer zihniyeti. Rakipleri -doğru ya da yanlış- transferlerini erkenden yapmaya başlamışlardı lakin Galatasaray yönetimi kime el atsa sonuç alamamıştı. Her ne kadar iyi oyuncu olsalar da doğru transfer olup olmadıkları tartışılabilir düzeyde olan iki isim; Lorik Cana ve Pablo Pino alınmıştı. Rjkaard'ın 4-3-3'üne uyacak bir orta saha transferi ise hala bir yılan hikayesi... Yönetimin tek çelişkisi transfer konularında değil tabi. Adnan Polat ne zaman basının karşısına geçse şöyle para getirecek böyle kar sağlayacak projelerimiz var diye bol keseden sıralıyordu niyetlerini. Ama unutuyordu ki Galatasaray taraftarı neredeyse bir asırdır takımının ekonomik ferahlığı olmasa da sevmiştir klübünü, onların öncelikleri çok başkadır; Galatasaray ruhu, dünya genelinde sportif başarı yakalama arzusu, sadece Türkiye başarılarıyla yetinmeme bunlar taraftarın saydığı, Adnan Polat'ın yavaştan sırt çevirdiği amaçlardır.
BÖLÜCÜ TARAFTAR SORUNSALI
Bir takım sezona kötü başlayabilir, bir yönetim hatalı kararlar alabilir ama taraftarın en azından daha eylül olmadan su koyuvermemesi lazım. Taraftarın tamamı değil benim bahsettiğim. Galatasaraylılığından şüphe ettiğim bir takım kişiler bunlar. Beşiktaş'ta Nihat'ı ıslıklayanlarla Ali Sami Yen önünde Bursanın şampiyonluğuna sevinenlerle zihniyet olarak aynı kişilerdir aslında bunlar. Bunlar gibi "güya" taraftarlar yüzünden morali zaten düşük olan takım maç içinde karanlığa sürüklenmekte. Her taraftarın sabrına ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyor Galatasaray...
DEFANS HATTI VE TAKTİK SORUNSALI
Ne oyuncu tercihi, ne maç içindeki değişiklikler... Rjkaard'ın ciddi şekilde olumsuz eleştirileceği bir konu yok. Sakatlıklardan sonra hocanın elinde kalan kadro ve bu kadronun konsantresinin ne kadar olduğu belli, fazla bir kombinasyon şansınız kalmıyor zaten. Rjkaard'a sorulacak tek bir soru; bu kadar kadro anlamında sıkıntının olduğu bir dönemde yaratıcı orta saha oyuncusu ihtiyaçlı 4-3-3'e niye takılıp kaldığı ki bu da hocanın bileceği iş belki antrenmanlarda denemiş fakat tutmamış olabilir, dediğim gibi klişe olarak hemen hocaya suç atmamak lazım... Oyuncuların bir şekilde morali ve konsantresi bozulmuş dedik ama takımın bir bölgesi var ki sanki hepsinin akrabaları ölmüş de maça zorla çıkıyorlar. Evet tabi ki başını Servetin çektiği defans hattından bahsediyorum. Bütün yaz boyunca Rjkaard'ın göndermek istediği Servet, takımda kalacağını kendisi de beklemiyordu herhalde. Bu moralsizlikle Servet her zaman yaptığı hatalar repertuarına yenilerini ekleme kararı almış olacak ki çok ilginç hata örnekleri gösterdi şu 5 resmi maçlık kısımda. Sabrinin yokluğunda beke Ali Turan geçirildi ama oyuncu ne kadar istekli de olsa kendisinde bek hamuru ve oyun zihniyeti yok, bu bek zihniyetsizliği de Kewell'dan maksimum verim alınması için sağ açığa sürülen Arda'nın normalde şuursuz olan futbolunu daha da etkiliyor. İşin ilginci defans hattını normalde toparlayan iki isim olan Hakan Balta ve Neill'ın da kafa olarak hazır olmaması. Özellikle Balta hücum anlamında Kewell'a ayak uydurmaya başlasa da defans anlamında müthiş gerileme içinde... Tüm bu defans hattındaki olumsuzluklar maça kademelerin bozulmasına, basit adam kaçırmalara, yanlış pas seçimlerine neden olarak takımın oyunu defanstan kurmasına engel oluyor. Umarız en yakın sürede toparlanır defans en azından kafa olarak.
BALSIZLIK FAKTÖRÜ
Bazıları diyecektir Galatasaray kaleyi abluka altına aldığı dakikalarda bile organize olamıyor. Doğru olamıyor ama kadro öyle bir oyun seti kuracak yeterlilikte değil şu an. Bir Elano, bir Pino, bir Cana oyun sistemine yerleştikten sonra aynı sorun devam ederse bu eleştiriler yapılabilir. Demeye çalıştığım tüm bu sorunların yanında Galatasaraya bir balsızlık durumu da hakim. Son iki maça baktığınızda Galatasaray oyunu bir şekilde karşı sahaya yıktığında pozisyonlar gelmesine rağmen gerek becerisizlik olsun, gerek şanssızlık olsun, gerek ne derseniz deyin o olsun; top kale çizgisini geçmiyor. Son Bursa maçında buna Bursanın aşırı ballı olması ve hakem balsızlığı da eklenince oyuncularda moral namına bir şey kalmıyor açıkçası.
Sağlık ekibi, stadın gecikmesi, diğer branşlarda yaşanan sorunlarda ufaktan can sıkan diğer konular ama ne olursa olsun bir şekilde Galatasaray bu günleri atlatacaktır, hep atlatmıştır zaten...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder